Musul petrollerindeki alacağımız

Konu: Musul petrollerindeki alacağımız 07.02.09 20:52

Tarihimiz hep eksik bildiğimiz veya yanlış bilinen gerçeklerle doludur.

Biri de çıkıp da " Arkadaşlar, bu konuda bildiklerimiz yanlış, bu konunun doğrusu şudur " demiyor.

Bu eksik bildiğimiz tarihimizin bir tanesi de hala kendimizi alcakalı gördüğümüz, hakkımızın yenildiğini bildiğimiz Musul petrolleridir.

Musul petrollerindeki alacağımız konusu ekonomist,tarihçi,politikacı CAHİT KAYRA tarafından anlatılınca neyin ne olduğunu öğrendik.

Cahit Kayra bu olayın baş aktörüdür.Diğer isimleri geçen diğer kişiler ise mevkileri ne olursa olsun ancak figüran rolü ile anılacaklardır.Çünkü olayı ortaya çıkaran da sürükleyen de Cahit Kayra,dır.

Cahit Kayra bu konuyu 18/01/2009 tarihinde bir televizyon proğramında anlattı.

93 yaşında olmasına karşın 1960 yılındaki hükümetin bütçesini hatırlayan bu mükemmel insana anlattıkları için teşekkür ederim.

Genç TÜRKİYE Kurtuluş Savaşı'ndan yeni çıkmıştır.Çıkarılan çeşitli isyanlarla ve Birinci Dünya Savaşı sonucu yenildiğimiz için İngilizler orayı işgal ederler.

Buna rağmen orada hala bir kolordumuz bulunmaktadır.Daha sonra bu kolorduyu da çekeriz.

Lozan antlaşmasında dahi bu petrol bölgeleri konusu açıklığa kavuşturulamaz.Nihayet 1932 yılında bir anlaşma yapılır.

Bu anlaşmanın bir maddesinde kazançtan % 10 alacağımız maddesi vardır.

Bu alacak 20 YIL SÜRECEKTİR. Anlaşma 1952 yılında bitecektir.

Yıllarca 50 bin lira , 100 bin lira gibi çok cüzi paralar alırız bu anlaşmadan.

Aldığımız bu para da direk olarak hazineye gelir olarak kaydedilmektedir.

CAHİT KAYRA maliyede çalışırken bu paranın birdenbire katlanarak arttığını farkeder.Bunun nedenini merak eder.Paranın nereden geldiği bellidir.Para Irak'tan gelmektedir..Ama birden artması kendisini çok şaşırtmıştır.

Dışişleri bakanlığına giderek bu anlaşmayı araştırır.Fakat bu anlaşmayı bulamaz.Anlaşma ortadan kaybolmuştur.

Ama bu kaybolma CAHİT KAYRA'yı yıldırmaz.

Resmi gazeteyi araştırarak bu anlaşmanın maddelerini bulur.Yetkililer Cahit Kayra'yı Bağdat,a gönderirler.

Bağdat büyükelçimiz Kurtuluş Savaşı'nda istihbaratçı olarak çalışmış olan vatansever bir insandır.Cahit Kayra konuyu büyükelçimize aktarınca büyükelçimiz onu doğruca Irak Kralı,nın yanına götürür.

Bağdat büyükelçimiz kralla senli benli konuşmakta birbirlerine " sen " diyerek hitap etmektedirler. Bu duruma şaşırır Cahit Kayra.Daha sonra Irak Kralı ile büyükelçimizin Harbiye'de beraber okuduklarını öğrenir.

Yıl 1952 dir.Cahit Kayra,nın elinde anlaşma yoktur sadece resmi gazeteden aldığı metinler vardır Irak Kralına petroller konusunu açınca Irak kralı Cahit Kayra,ya bu işin bittiğini söyler.

Anlaşma 1932,de yapılmıştır.Aradan 20 yıl geçmiş yıl 1952 olmuş ve TÜRKİYE'nin alacağı kalmamıştır.

Cahit Kayra ise anlaşmanın 1932 de yapıldığını fakat petrol çıkarma işleminin 1937 yılında başladığını dolayısıyla TÜRKİYE'nin 5 yıl daha hakkı olduğunu söyleyerek itiraz eder.

Saatler süren bu görüşmeden sonra kral Cahit Kayra'ya bir anlaşma önerir.Geri kalan 5 yıl için 50 MİLYON DOLAR önerir.

TÜRK tarafının isteği ise 100 milyon dolardır.Kral ise Cahit Kayra'ya bu anlaşmayı kabul etmeleri için bir kaç günleri olduğunu söyler.

Tüm telefonlarve telgraflar sansürlü olduğu için Cahit Kayra uçakla ve trenle TÜRKİYE'ye giriş yapar.

Cahit Kayra o günleri anlatırken şunu ifade eder." TÜRKİYE topraklarına
girdiğim zaman modern bir kente geldiğimi farkettim.Çünkü Irak,Halep pislik ve toz toprak içinde bir yerdi " diyerek o yıllardaki modernliğimizi anlatır.

Cahit Kayra TÜRKİYE'ye gelir gelmesine ama derdini anlatacak bir tane
hükümet yetkilisi bulamaz. Çünkü o günlerde yerel seçimler vardır.

Ortada ne başbakan ne de bakanlar vardır.Hepsi bir yerlerde seçim için çalışmaktadırlar.

Cahit Kayra en sonunda Dışişleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu'nun Kızılcahamam,da konuşma yapacağını öğrenir ve yanına gider.

Irak kralının yapmış olduğu 50 MİLYON DOLAR'lık teklifi anlatır.Dışişleri
bakanı Fatin Rüştü Zorlu ise bu teklifi kabul edemeyeceğini söyler.

Bu teklifinkabul edilmesi için bakanlar kurulunun toplanması ve karar alması lazımdır.

Hem TÜRKİYE,nin istediği para 100 milyon dolardır." Ben bu kadar bir parayı kabul edemem "der.
,
Bunun üzerine Cahit Kayra " Efendim bu parayı alalım, yoksa elimize başka para geçmeyecek,ben bu anlaşmaya imza atarak 50 MİLYON DOLAR,ı almaya ve her türlü kanuni cezaya razı olurum" diyerek sorumluluğu almak istemesine karşın Cahit Kayra,nın teklifi kabul edilmez.

Resmen havadan gelen bu 50 milyon dolar para elimizden gider.

Hemde bir yerel seçim ve sorumluluğu alacak kabiliyette bir insan olmadığı için TÜRK MİLLETİ bu paradan olur.

O yılların ekonomisini eğer bilirsek bu paranın ne kadar önemli olduğunun farkına varabiliriz.İşte o yıllar.....

O yıllarda ihracatımız 3-4 milyon dolardır.

Hazinemizde ise 220 milyon dolar paramız vardır.

1 dolar ise 1 lira 25 kuruştur.

Hazinenin %20,sine denk gelen para elimizden kuş misali uçar gider.

İşte size dilimize doladığımız, Musul petrollerinde hala hakkımız var
diye bildiğimiz olayın aslı budur.