Türkçü Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Türkçü Forum

Türkçülük, Türk Dünyası ve Güncel Konular
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
En son ileti gönderilen konular
Konu Yazan Gönderme Tarihi
25.08.14 5:26
25.08.14 5:18
06.02.11 16:51
03.02.11 16:13
14.10.10 9:34
02.02.10 20:10
10.02.09 2:33
10.02.09 2:27
10.02.09 1:44

 

Dayanılmaz olsa da Atsızlığın acısı

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Yazar Mesaj
Kurtuluş Yolcusu
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Kurtuluş Yolcusu


Erkek
Yaş : 39 Mesaj Sayısı : 129 Nerden : Adana

Dayanılmaz olsa da Atsızlığın acısı Vide
MesajKonu: Dayanılmaz olsa da Atsızlığın acısı   Dayanılmaz olsa da Atsızlığın acısı Icon_minitime04.02.09 1:38

Dayanılmaz olsa da Atsızlığın acısı;

Ulu Tanrı`ya şükür yine soy var, Turan var

Ziya Gökalp ile atılım yapan Türkçülük fikrini Cumhuriyet Döneminde ilmi temellere oturtan Hüseyin Nihal Atsız, ölümünün 33. yılında, Türk Milliyetçiliği`ne yeni bir sorgulama yaptırdı. Bu kez konu `ahde vefa` idi

12 Ocak 1905`te doğan Nihal Atsız`ın, 11 Aralık 1975`e kadar geçen 70 yıllık ömrünün her anı `milliyetçi` olmanın bedelini ödeyerel geçti...

7-8 yaşlarında Deniz Güverte Binbaşısı olan babası Mehmet Nail Bey`in görevi dolayısıyla bulundukları Süveyş`teki İtalyan çocukları, Fransız İlkokulu`ndaki Rum çocukları ona Türk olmasının bedelini ödetmeye kalkıştı... Sonra, ******`ün fikirlerimin babası dediği Ziya Gökalp`in cenaze törenine katıldığı için Askeri Tıbbıye`deki hocaları bedel istedi... Sonra 1932`de Birinci Türk Tarih Kongresi`de Dr. Reşid Galip`e karşı, Prof. Dr. Zeki Velidi Togan`ı savunduğu için Milli Eğitim Bakanlığı bedel ödetti..

Atsız Mecmua, Orhun, Ötüken... Yazdıkça sürüldü, yazdıkça cezalandırıldı, yazdıkça yargılandı, yazdıkça taşıdı sadece bedenen değil, ruhen de Türk olmanın sorumluluğunu. İşsiz kaldı. Geçinmek için kitaplarını sattı. An geldi kitapları, başkalarının adlarıyla basılabildi.

10 Aralık 1975`te geçirdği kalp krizinin enfarktüs olduğu anlaşılamadı. Ertesi akşam geçirdiği ikinci kriz sonucu vefat etti. Cenazesi 13 Aralık 1975`te Kurban Bayramının ilk günü Kadıköy Osmanağa Câmii`nde kaldırıldı.

Güçlü bir Türkolog da olan Atsız Bozkurtların Ölümü, Bozkurtlar Diriliyor, Deli Kurt adlı romanlarıyla Türk tarihinin pek araştırılmamış dönemlerinin perdelerini araladı. Şiirlerinin derlendiği Yolların Sonu kitabı defalarca basıldı ve basılıyor. O`nun kitaplarından sonra bu millet kendi adlarıyla tanıştı; Almıla`lar, Kürşad`lar, Gökçen`ler, Urumgu`lar, Yamtar`lar doğmaya başladı.

SARAÇOĞLU`NA AÇIK MEKTUP

Atsız`ı, sadeve Türk fikir hayatında değil, siyasi tarihte de bir milad haline getiren olay Orhun`un 1944 yılı Mart ve Nisan aylarında devrin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu`na açık mektuplar yazmasıdır. Atsız, bu mektuplarla Ahmed Cevad Emre, Pertev Nâilî Boratav, Sabahattin Ali ve Sadrettin Celâl Antel`in okullardaki Marksist faaliyetlerini ifşa ederek Millî Eğitim Bakanı olan Hasan Ali Yücel`i istifaya çağırmıştı. Atsız`ın ortaya çıkardığı `Rus yanlısı fikri işgal` o denli tepki çekmişti ki, Yücel kendi partisinde dahi `hedefteki adam` konumuna gelmişti. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere bir çok şehirde, komünizm aleyhinde gösteriler başlamış, Atsız destek sözleri içeren mektup ve faks yağmuruna tutulmuştu.

Atsız`ı etkisizleştirmek için Boğaziçi Lisesi`ndeki görevine son verildi. Orhun dergisi `bir kere daha` kapatıldı. Sabahattin Ali, Atsız aleyhinde hakaret davası açtı.

Bu dava, bir aydının kalemiyle yapabileceklerine muazzam bir örnek oldu.

Nihal Atsız`ın, davanın ilk duruşması için Ankara`ya gittiğinde, üniversite gençliğinin sevgi gösterileri ile karşılandı. Mahkeme salonuna giremeyen gençler marşlarla Ulus Meydanı`na doğru yürüdü. Bu gösterilerde 165 genç tutuklandı.

İNÖNÜ`NÜN 19 MAYIS NUTKU VUR EMRİ GİBİ

Atsız`a destek verdikleri için, Alparslan Türkeş`in ifadesiyle `kafaları patlatılan, kaburgaları kırılan` ve tutuklanan bu gençlerin aileleri `Gençlik Bayramı`nda Cumhurbaşkanı İnönü`den `müjde` beklediler, Ama İnönü, dinleyenleri dehşete düşüren şu sözleri söyledi: ` Turancılar, Türk milletini bütün komşularıyla onulmaz bir surette derhâl düşman yapmak için birebir tılsımı bulmuşlardır. Bu kadar şuursuz ve vicdansız fesatçıların tezvirlerine Türk milletinin mukadderatını kaptırmamak için elbette Cumhuriyetin, bütün tedbirlerini kullanacağız. Emin olabilirsiniz ki vatanımızı bu yeni fesatlara karşı da kudretle müdafaa edeceğiz....`

Dava`Sabahattin Ali - Nihâl Atsız davası` olmaktan çok `Komünizme karşı Türkçülük davası` halini almıştı. Davanın 9 Mayıs 1944 günü yapılan karar oturumunda, Sabahattin Ali`ye ` vatan haini ` dediği için 6 aya mahkûm edilen Atsız`ın cezası hâkim tarafından ` milli tahrik ` gerekçesi ile 4 aya indirilip, ertelenmesine rağmen Atsız, mahkemenin kapısından çıkarken tutuklandı. Turancılık davasının 7 Eylül 1944 günkü duruşma açıldığında, sıkıyönetim komutanlığının son tahkikat kararı, Savcı Kâzım Alöç tarafından okundu. Kararın başlangıcında yer alan `vatana ihanetleri sabit olanlar... ` ibaresi sanıkları daha yargılamadan suçlu ilân etti. Alöç işkence iddialarını da şu ifadeleriyle doğruladı: `Biz bunları huzurunuza vatan hainleri, caniler ve katiller olarak getirdik. Bunları Pera Palas Oteli`nde yatıracak değildik. Onlar müstahak oldukları muameleyi görmüşlerdir. Elbette onlara her nevi zulüm yapılmış ve yapılacaktır `.

1 Nolu Sıkıyönetim Mahkemesinde, 65 oturum devam eden yargılama sonunda milliyetçiler muhtelif hapis ve sürgün cezalarına mahkûm oldu . Davada on üç sanık beraat etti. Askerî temyiz mahkemesi mahkumiyet kararlarını esastan ve usulden bozarak 23 milliyetçinin tahliye edilmesini sağladı. Davaya 2 nolu Sıkıyönetim Mahkemesi`nde devam

edildi ve milliyetçilerin hepsi 31 Mart 1947 tarihinde beraat etti.

Okunması dört saat süren beraat kararında `Bu nümayiş, millî bir ideolojinin millî olmayan bir

ideolojiye karşı ifadesinden ibarettir ` deniliyordu.

ATSIZ`IN SAVUNMASINDAN

Tabutluklarda, tepelerine asılan 500`er yüzlük ampuller altında, Engizisyonu aratmayacak işkencelerden geçirilen Türk aydınları dirayetli tutumlarıyla tarihe geçti.

Atsız savunmasında, `Atalarımızdan kalan mirasın bizim olması ülküsünü kalbimizde taşıyoruz. Ben buraları şahsım için istemiyorum. Oralarda çiftlik yahut apartman yapacak değilim. Milletim için düşündüğüm haklardan dolayı kimse bana vatan haini diyemez. Bu çirkef iftirayı iadeye tenezzül etmiyorum. Kimin hain, kimin vatanperver olduğunu tarih tayin edecektir. Irkçı ve Turancı olduğum için mahkum olursam bu mahkumluk hayatımın en büyük şerefini teşkil edecektir.` demişti.

Tarih, O`nu haklı çıkardı. Atsız`ın bütün derde olan, Türk tarihini bir bütün olarak benimsetmek konusunda hala yetersiziz. Bu nedenle tarihimizle yargılanıyoruz.

Atsız`ın dediği gibi, hala `yaşadığımız yüzyılır fedakarları`yız, ve fikrimizden, ömrümüzden çalınmasına izin veriyoruz.

Yolların Sonu

Bu gün yollanıyorken bir gurbete yeniden

Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize.

Bir kemiğin ardında saatlerce yol giden

itler bile gülecek kimsesizliğimize

Gidiyorum: gönlümde acısı yanıkların...

Ordularla yenilmez bir gayız var kanımda.

Dün benimle birlikte gülen tanıdıkların

Yalnız bir hatırası kaldı artık yanımda.

Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz;

Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağına.

Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin

Değişilir topu da bir sokak kaltağına.

1932

Kabri başında dualar edildi

11 Aralık 1975 günü Nihal Atsız`a Kurban Bayramı ziyaretine gidenler vefat haberiyle karşılaşmıştı. 33 yıl sonra, yine bir Kurban Bayramı günü Atsız`ın Karacaahmet Mezarlığı`ndaki kabri başında yapılan törende, Türk Milliyetçiliği`nin aksakallılarından Sami Yavrucuk, Refet Körüklü,

Erk Yurtsever, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı üyeler ve Ülkü Ocaklı gençler vardı. İstanbul Ülkü Ocakları yöneticilerinden Habip Arslan`ın duasıyla başlayan anmada Aksakallar adına Sami Yavrucuk, gençler adına Murat Kösoğlu birer konuşma yaptı.

Davanın sanıkları

İstanbul 1 No`lu Sıkıyönetim Mahkemesinde görülen Türkçülük Turancılık Davasında aralarında Nihal Atsız, Alparslan Türkeş, Fethi Tevetoğlu, Zeki Velidi Togan, Orhan Şaik Gökyay`ın da bulunduğu 23 kişi yargılanmıştı.

++++++

Atsız, Türk milliyetçiliğinin efsane ismi

Muhiddin Nalbantoğlu`nun yazısı

Hüseyin Nihal Atsız`ı anarken


Türk milliyetçiliği tarihinin efsane ismi Hüseyin Nihal Atsız`ı 1950`li yıllarda tanıdım. Ve ölünceye kadar dostluğumuz devam etti. Çalıştığım yayınevleri onun eserlerini yayımlıyordu. Daha sonraları kendi yayınevime gelmeye başladı. Yirmi yıldan fazla bir zaman dilimi içinde hemen her gün bana uğrardı. Her defasında da günlük gazetelerin kitap sahifelerinden kestiği kupürlerdeki kitapları satın alırdı. Bunlar edebiyat ve tarihle ilgili kitaplar olduğu kadar siyasi konularda da seçtiği kitaplardan oluşurdu. Çok zaman beraberinde-daha sonraki yıllarda avukatı olan- Kerkük Türkleri liderlerinden rahmetli Enver Yakuboğlu bulunurdu. Yakuboğlu`na benim yayınevime yaklaşırken, `Gel Muhiddin`e bir uğrayalım da ona bir Şaman duası okuyalım...` dermiş. 1955`li yıllarda `Türkçülük ve Türkçülük Mücadeleleri Tarihi` adıyla bir kitap yayımlanmıştı. Kitabı yayımlayan da benim komşum olan `Kültür Kitapevi` idi. Sahibi de iki Yahudi kardeşti. Atsız`a bir adet vermiştim. Hemen ertesi günü ziyaretime geldiğinde bana sordu:

`-Azizim Muhiddin, bu kitabın yazarı olan zat deli mi, sarhoş mu?

Ben o ana kadar kitaba şöyle bir bakmış ve okumamıştım. Hayret ettiğimi görünce:

-` Yahu bu adam benim için öylesine abuk şeyler yazmış ki, baştan aşağı deli saçması hükümlerle dolu. Güya ben `Irkçı, Turancı` değilmişim. Bunlar külliyen hilafı hakikat şeylermiş. Yahu ben hayattayım. Niçin bana sormazlar? diye kaygılanmıştı. Daha sonra:

`-Bu kitabın yazarı Ali Kemal Meram denilen herif-i naşerif adam buraya geliyor mu?

` -Evet hocam, hemen her akşam buradan geçer. Her defasında da selam vererek geçer, dedim. Hoca her zamanki muzip gülümsemesiyle eklemişti:

`-Bu adamı döveceğim. Öldüreceğim bu adamı...

Aynı akşam Atsız gittikten biraz sonra kapıda dikiliyorum. Ali Kemal Meram göründü. Uzun boyu ile karşıma dikildi. Sordu:

` -Atsız Bey senin dostunmuş. Sana hep uğrarmış. Bir sorsana kitabıma muttali olmuş mu?

Birden Atsız Bey`in feveranı aklıma geldi ve:

`-O da seni arıyor, dedim.

Muhatabım:

` -Sevindim. Her halde teşekkür edecektir?

Ben:

`-Ne teşekkürü, öldürecek seni. Dövecek seni, dememle beraber:

` Ama ben onun için kitabımda çok güzel şeyler yazdım. Onu akladım, demez mi. Tepem attı:

`-Yahu adam için o dindar bir adamdır. Turancı, ırkçı değildir, demişsin. Adam ben ölmedim. Hayattayım. Bana niçin sormadan bu cevherleri yumurtlamış, diyor. Sen ise ben onu akladım diyorsun.

Bunun üzerine Ali Kemal birden kendine geldi. Şöyle bir caddeye ve daha sonra etrafa baktı. Birisini arar gibi. Sonra bana sordu:

` -Atsız Bey acaba yine gelir mi?

Benim, elbette, demem üzerine derhal ve büyük bir telaşla:

`-Ben gideyim. Ne olur ne olmaz. Bir ihtilafa meydan vermeyelim dedi ve adeta kaçarak çekip gitti. Atsız adamı döver mi döver.

Ben daha sonra kitabın Atsız`dan bahseden sahifelerini okuyarak bol bol güldüm. Durumu ertesi günlerde Atsız Bey`e naklettiğimde o güzel ve gür kahkalarından birini koyverdi. Bir defasında ünlü tarihçilerimizden birinin Türk tarihinden bahsediyordum. Eserde sayılamayacak kadar çok tarih hataları vardı. Özellikle Türk tarihinin kaynaklarını kitabın başında ikibinikiyüz yıl, daha sonraki sahifelerde bundan daha eksik ve bazen de daha fazla göstermesini sıraladım. Atsız Bey`in de dostu olan bu tarihçimiz üstelik kitabının birçok bölümünü Atsız Bey`e de göstermiş ve fikrini almıştı. Bu hataları gören Atsız Bey, ` Canım dedi böylesi hataları hep yapıyorlar. Hocam dedim, böyle hataları ortaokul çocukları bile yapmaz. Bunun üzerine Atsız Bey:

`-(Allah affetsin) Canım, dedi, Allah bile hata yapıyor. Bazılarını insan şeklinde yaratıyor.

Bunu söylerken her zamanki şakalarını yaptığı gibi muzip muzip gülüyordu. Tabii ` estağfurullah ` sözleri arasında konuşmasını bitirdi.

Allah ona gani gani rahmet eylesin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
volkan-atsız

volkan-atsız


Erkek
Yaş : 42 Mesaj Sayısı : 8 Nerden : ankara

Dayanılmaz olsa da Atsızlığın acısı Vide
MesajKonu: Geri: Dayanılmaz olsa da Atsızlığın acısı   Dayanılmaz olsa da Atsızlığın acısı Icon_minitime04.02.09 18:20

bu ülkede başını dönmelerin çektiği bir atsız sancısı var
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Dayanılmaz olsa da Atsızlığın acısı

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Türkçü Forum :: Ülkü Devleri ve Türk Büyüklerinin Özgeçmişleri -