Kurtuluş Yolcusu
Kıdemli Üye
Yaş : 39
Mesaj Sayısı : 129
Nerden : Adana
|
Konu: KARDEŞİ VE KALLEŞİ AYIRMALIYIZ 03.02.09 0:49 |
|
|
KARDEŞİ VE KALLEŞİ AYIRMALIYIZ
Tüm dünyada binlerce yıldır, milletler bağımsız bir devlet kurabilmek için çaba harcıyor. Çok sayıda soydaşımız bu bağımsızlığı kazanmak için kanını hainlere sebil ediyor. Biz böylesine bir servetin kıymetini bilemiyoruz. O kadar zayıf bir milliyetçilik anlayışımız var ki milletimizi bölmek isteyenlere karşı bile duruşumuzu belirleyemiyoruz. Milliyetçi diye tabir ettiğimiz insanlar içerde ve dışarıdaki düşmanlarımıza karşı sebebini anlayamadığım bir sevgi besliyor. Bu sevgi bazen haddini o kadar aşıyor ki bilime ihanet edercesine her soyu Türk Irkına ulamağa çabalıyor. Gerçek Türk Milliyetçileri mensup olduğu ırkı ve tarihi gayet iyi bilir. Bu vatanı seven Türk soylular şunu da bilsin ki Stalin’i yoldaş görenlerle Barzani’yi soydaş görenler arasında hiçbir fark yoktur.
Ülkede iktidara sahip olanlar cesaret edip söyleyemese de kimlerin hain, kimlerin dost olduğunu uzun yıllardır bilmektedir. Tarihte çok az kişi bu cesareti kendinde bulmuş ve türlü tehlikelere karşı milleti uyarmıştır. Eski Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel ülke için iki tehlikeden bahsetmiş, bunların komünizm ve Kürtçülük olduğunu dile getirmiştir. Dünya çapında bir tehlike olan komünizmin yanında Kürtçülüğü de vatan için zararlı unsur olarak gören Cemal Gürsel’in ne kadar haklı olduğu yıllar sonra açığa çıkmıştır. Bizim bugünün şartlarında Kürtçülüğe karşı tedbir alabilmemiz zor görünüyor. Elimizde olan bazı fırsatları kaçırdığımız yıllar çok geride kaldı. Bunun başlıca sebebi Türkçülerin sindirilmesi, onların yerine aşırı ılımlı milliyetçilerin siyasi kanallar kullanılarak getirilmesidir. Bu ılımlı milliyetçiler sürekli kardeşlik teraneleriyle milleti oyalamış, asli düşmanlarımızı dost, hatta soydaş olarak göstermiştir.
Akıl sağlığı yerinde olan tarihçiler Kürtlerin bir Fars kolu olduğunu ispatlamış ve bilgimize sunmuştur. Bunun aksini iddia edenlerin amacı dostluk değil, sadece politik çıkarlarını korumaktır. Böylesine lüzumsuz kardeşlik mavalları atmağa ihtiyaç olmadığı açıktır. Türkiye Cumhuriyeti zaten hiçbir dönemde ırkçı olmamış, kültür milliyetçiliğine inanmıştır. Hatta istiklal mahkemesi kurullarında bile Kürtler yer almıştır. Maalesef Kürt vatandaşlarımızın hepsi rahatça yaşadıkları Türkiye Cumhuriyetine bağlı kalamamıştır. Yabancı ülkelerin kışkırtmalarına aldanmış bağımsız Kürt devleti hayalinin peşinden koşmuşlardır. Şeyh Said, Molla Barzani ve saidi kürdi bu kışkırtmaların başlıca aktörleridir.
27 Mayıs 1960’da başlayan aşırı hürriyetler Kürtçülüğü körüklemiş ve terör eylemlerine kadar götürmüştür. Hayalperest Kürtçülerin teröre aleni destek vermeleri zannedildiği gibi zorlama ve dayatmalardan değil, tam aksine aşırı hürriyetten kaynaklanmıştır. Tüm bu hürriyetlere rağmen hala ayrı bir devlet kurmak istiyorlarsa insan hakları mahkemesine ve birleşmiş milletlere başvurup Arap çöllerinden veya Afrika’dan yurtluk isteyebilirler. Türk insanının ne kadar tahammül sahibi olduğu açıktır. Bunu sürekli denemenin doğuracağı sonuçlar hoş olmayabilir. Bu zor günlerde Tanrı Türklerden yüz çevirmesin.
Bahadır ÇELİKBAŞ |
|